Crooners Corner — Nat “King” Cole

Burç Akbaş
5 min readMay 19, 2020

Nat “King” Cole dinleyeceğiz dostlar..

Işıkları kısıp gürültüsüz bir yer bulun kendinize. Varsa bir iki mum, tütsü yakın. Bir kadeh fermente üzüm suyunuzu veya içeceğinizi de hazır edin, başlıyoruz..

İnternette Nat abim ile ilgili türkçe içerik göremeyince “bu olamaz, inanmıyorum!” dedim. Kısa süreli şaşkınlığımdan sonra kendim içerik üretmeye karar verdim. İnsanlar öğrenmeli!

Nat King Cole.. bu adam gelmiş geçmiş en iyi caz vokallerden. Ciddiyim, bilmiyorsanız az önce öğrendiniz. (kulübe hoşgeldiniz)

Şimdi size Nat abinin efenim kaç yılında doğduğu, nerede büyüdüğü gibi gereksiz bilgileri paylaşmayacağım. Onlar zaten internette var, girin bakın merak ederseniz. Daha ziyade siyahi kökenli olduğu için “sosyete” beyaz komşularının köpeğini zehirlediğini, ırkçılığa karşı sadece müziği ile ayakta durmaya çalıştığını, 50'lerin ortasında kendi adına TV Show düzenlenen ilk afro-amerikan olduğundan bahsetmek istiyorum.

Tipe bak.. vur ensesine al lokmasını. 1950–70 arası müzik kültürüne bayılıyorum; hepsi efendi, kibar adamlar

Fakat önce bu adamı size sevdireceğim. Şarkılarla başlayalım..

Burada bir uyarı yapayım hafif ritimli sakin şarkılar (jazz, blues, soul, türkü..) dinlemeyi seven biri değilseniz “bu ne yahu vık vık içim bayılır benim öyle şeylere” diyorsanız, sorun yok hemen sağ üstten “x” işareti ile kopkop’a devam.

Herkes hemen caz dinleyemez. Caz dinlemenin yaşı vardır. Arkadaki ritmleri, her bir enstrumanın sesini duymak, vokalin gırtlak namelerini fark etmek, ne söylediğini anlamak lazım. Ben lisede dinleyemiyordum mesela.

Bir hatırlatma kalanlar için. Çok iyi bir ses dinleyeceksiniz; telafuz ettiği her kelimeyi özenerek dikkatlice söyleyen bir ses. Mutlaka kulaklık veya iyi kalite ses sistemi kullanmaya çalışın. Şirket bilgisayarınızdaki sınırlandırılmış ses kartının çıkışı size yetmeyecek, gerekirse cep telefonundan kulaklık ile dinleyin.

Nat’in vibrato’ları (delayed vibrato’da derler) çok iyidir; hani şu her cümlenin son kelimesinde uzatır ya sonunu vokalist. Böyle rakı sofrasına ilk gelen sıcak kızarmış ekmeklere dereotlu tereyağını sürüp o ilk ısırığı aldığınızda yüzünüzün aldığı şekil var ya.. o hale sokar adamı dinlerken.

Dinlerken vokalist’in nefesini ne kadar uzattığına, vibrato tekniğine, tiz sesden peste nasıl geçtiğine dikkat etmeye çalışın.

The Christmas Song

En rahat dinlenen, girişinde sizi yakalayan, yılbaşı akşamlarında amerikalıların “patlat bir Nat King Cole, neşemizi bulalım” dedikleri. Girişinde “chestnuts roasting on an open fire and Jack Frost nipping at your nose” diye bizi havaya sokan, youtube’da çok güzel canlı versiyonlarının da olduğu 1946 yapımı, modern yılbaşı şarkılarının önünü açan müthiş kayıt.

Nature Boy

Sözlerini amerikalı bir hippi olan Eden Ahbez’in yazdığı, Nat King Cole ile tanışmama neden olan, melodisi, harika sözleri ve tabii ki Nat’in inanılmaz tonlamaları ile tüm zamanların en iyi slow caz klasiklerindendir Nature Boy.

Bir TV programında Nat yayına Eden’i davet edip daha sonraları “televizyonlarda görünen ilk hippi” olarak anılan o olayın yaşanmasına da olanak sağlamıştır. O zamanlar hippi diye bir kavram yok ortada. Nature Boy isminin nereden geldiğini araştırın, biraz merak haydi.

Nature Boy’un sözleri beni çok etkilemiştir; ilk dinlediğimde en az üç ay kendime gelememiştim.

There was a boy
A very strange enchanted boy
They say he wandered very far, very far
Over land and sea
A little shy and sad of eye
But very wise was he
And then one day
A magic day he passed my way
And while we spoke of many things
Fools and kings
This he said to me
The greatest thing you’ll ever learn
Is just to love and be loved in return
The greatest thing you’ll ever learn
Is just to love and be loved in return

“The greatest thing you’ll ever learn / is just to love and be loved in return”

Sweet Lorraine

Sweet Lorraine, 1928 yılında yazılmış ve jazz standartları arasına girmiş bir şarkıdır. Fakat halk arasında duyulmasını ve dünyaya yayılmasını Nat King Cole’un versiyonu yapmıştır. Bu şarkıyı özellikle çok iyi bas performansı veren bir ses sisteminde dinleyin.

O ilk girişindeki piyano box’lar, üzerine kontrabas’ın girmesi, Nat abimin orantısız ve aşırı güç kullanarak bizleri etkileyen sesi, tonlaması.. allahım ne tatlı şarkıdır. (“When I met my sweet Lorraine” derken sinirlenir gibi girip yumuşatması.. geri al bir daha dinle bak)

Nat King Cole’un ne kadar iyi piyano çaldığını da söyleyeyim. Hatta kariyerinin bir döneminde piyanist mi olsam şarkı mı söylesem ikilemine düşmüş.

(I Love You) For Sentimental Reasons

Vibrato tekniğini iyice yüzümüze vuran, “artık daha ne yapayım” dediğini duyar gibi olduğumuz, sakin akor geçişleri ile zamanın yavaşladığı ve hani o soğuk kış gecelerinde yünlü, yumuşacık battaniyeyi boğazınıza kadar çekip daha sonra iyice sarılırsınız ya.. öyle sarılıp sadece müzik dinleyip uyumak isteyeceğiniz bir moda sokar sizi.

Yeri geldiğinde Nat King Cole ilaç görevi görür. Soğuk mu aldınız? Sıcak limonlu çayını al, ışıkları kıs, battaniyene sarıl, aç bir Nat King Cole albümü.. sabaha bir şeyin kalmaz.

L-O-V-E

Hareketli şarkılarını pek tercih etmesemde LOVE, Nat King Cole’un günümüze kadar gelmesine en çok yardımcı olan kayıtlarındandır.

Şarkıyı öyle bir söyler ki Nat, enstrumanlarla inanılmaz akıcıdır. Ne uzatıyor ne kısa kalıyor. Saat gibi okumuş.

Bir çok dilde farklı versiyonlarını da söylemiştir. Bu şarkıyı kaydetdiğinde ne yazık ki akciğer kanseri tehşisi konmuştu. Ertesi yıl 1965'te, daha 45 yaşında kanserden hayatını kaybetti.

Maria Hawkins Ellington & Nathaniel Adams Coles

Daha bahsetmediğim çok sayıda harika şarkısı var Nat King Cole’un; Unforgettable, The Very Thought of You, Smile, Pretend, Too Young, When I Fall In Love, Mona Lisa.

Hepsinin öyküsü, tınısı başka. Hepsi farklı hisler uyandırıyor insanda. Merak edenler için Spotify playlist’inden devam edebilirsiniz.

Müzikle kalın, merak edin.

--

--

Burç Akbaş

A geek, curious, guitar player, motorcycle rider and a tennis lover who likes to code - Design, Art, Technology & Music